
Dr. Eric Verdin, uzun ömür araştırmaları söz konusu olduğunda dünyada en tanınmış uzmanlardan biri. ABD’nin California eyaletinde bulunan Buch Yaşlanma Araştırmaları Enstitüsü’nün CEO’su ve başkanı olan Verdin, beslenmesinde yaptığı değişikliklerle biyolojik yaşını 15 yıl geri çevirdiğini öne sürüyor.

Verdin, özellikle sağlıklı ömür süresinin yani yaşam kalitesinin nasıl uzatılabileceği konusunda araştırmalar yapıyor. Bilim insanları sağlıklı ömür süresini akli melekeleri yitirmeden, kanser ya da tip 2 diyabet gibi kronik hastalıklara yakalanmadan yaşadığımız yıllar olarak tarif ediyor.

Verdin, son 10 yıldır akıllı saatler gibi giyilebilir cihazların yanı sıra 3 ayda bir yaptırdığı kan testleri yoluyla, sağlığını yakından takip ediyor. Sürekli topladığı veriler ışığında hayat tarzında ufak değişiklikler yapıyor. Business Insider’a konuşan Verdin, şu sıralar akşam yemeğini erkene çekip aralıklı oruç süresini uzatmak için çalıştığını belirtti.

Verdin’in takvim yaşı 68. Vücudundaki inflamasyon, tansiyon, kolesterol gibi biyoişaretçileri ölçen testlerin sonuçlarına göre hesaplanan biyolojik yaşı ise 48 ile 53 arasında değişiyor. Biyolojik yaş kavramının tanımı ya da ölçüm kriterleri konusunda bir uzlaşma bulunmadığından, Verdin’in referans verdiği teste göre biyolojik yaşı da farklılık gösteriyor.

Verdin genel olarak beslenme, egzersiz, uyku, stres yönetimi ve sosyal bağlar gibi yaşam tarzı faktörlerinin, sağlıklı ömür süremizi belirlemede genlerden daha fazla rol oynadığına inandığını belirterek, uzun ömürlü olmak için nasıl beslendiğini ve mümkün olduğunca kısıtladığı 3 gıdayı anlattı.

AKDENİZ DİYETİ
Tatlı patates gibi kompleks karbonhidratlar, yağlar ve proteinlerden oluşan dengeli bir beslenmenin, sağlık için kritik olduğuna dair güçlü kanıtlar olduğunu söyleyen Verdin, kendisinin de Akdeniz diyetini uyguladığını belirtti. Ülkemizin yanı sıra Yunanistan ve İtalya gibi ülkelerdeki insanların beslenme alışkanlıklarından yola çıkan Akdeniz diyeti, US News & World Report tarafından 8 yıl üst üste en sağlıklı beslenme modeli seçildi.

“Bu şekilde beslenen toplumlara baktığınızda gerçekten sağlıklı olduklarını görebiliyorsunuz” diyen Verdin, kendi beslenmesinde meyveler ve sebzeler, tam tahıllar, baklagiller, kuru yemişler ve tohumlar ile balık gibi yağsız protein kaynakları bulunduğunu söyledi.

AŞIRI İŞLENMİŞ GIDALAR
Verdin, yazar Michael Pollan’ın “Asla bir pencereden sipariş edebileceğiniz ya da ninenizin yemek saymayacağı şeyleri yemeyin” tavsiyesini benimsediğini, bunları aşırı işlenmiş gıdalar olarak gördüğünü söyledi.

Aşırı işlenmiş gıdaların tanımına dair bir uzlaşı bulunmuyor. Ancak bunlar genellikle bir ev mutfağında bulunan malzemeler ve teknikler kullanılarak hazırlanamayacak gıdalar olarak tarif ediliyor. Reklamı çok yapılan, lif oranı düşük olan bu ürünlerdeki yüksek miktarda yağ, şeker ve tuz, çok lezzetli olmalarına ve aşırı tüketilmelerine yol açıyor.

Bilim insanları aşırı işlenmiş gıdaların sağlığımızı nasıl etkilediğini araştırmaya devam ediyor ancak yakın tarihli bir çalışmada, çok fazla aşırı işlenmiş gıda ile beslenmenin, obezite, kanser ve depresyon dahil 32 sağlık sorunuyla ilişkili olduğu gösterildi.

MEYVE SULARI
Verdin, bol miktarda meyve yemeyi tavsiye ediyor ancak şeker içeriği çok yüksek olduğu için meyve suyu içmenin doğru olmadığını savunuyor. Zira suyunu çıkarmak demek aslında meyvenin liflerini almak demek. Yani birkaç saniyede içilen bir bardak meyve suyu, normalde bu kadar hızlı yiyemeyeceğiniz kadar çok meyve içeriyor.

Şekerli yiyecek ve içecekleri tüketmek, kan şekerinin hızla yükselmesine yol açıyor. Pankreas bunu dengelemek için daha fazla insülin salgılama ihtiyacı hissediyor. Bu ani yükselişler defalarca tekrarlandığında, pankreas ihtiyaç duyulan üretime yetişemez oluyor. Bu da insülin direncine, prediyabete ve tip 2 diyabete yol açıyor.

Bağırsak sağlığı için çok önemli olan lifin aynı zamanda şekerin emilimini geciktirdiğini ve kan şekerindeki ani yükselişleri önlediğini vurgulayan Verdin, “Bir portakal yediğinizde şeker bedeninize çok daha düşük hızla girer. Bu sayede vücudunuz bu şekerle başa çıkabilir” ifadelerini kullandı.

ALKOL
Geçmişte akşam yemeklerinde eşiyle bir kadeh içki içtiğini ancak pandemi sırasında “Alkolsüz Ocak” akımına katılınca bu durumun değiştiğini belirten Verdin, “Daha enerjik olduğumu ve daha iyi uyuduğumu fark ettim. O yüzden de bir daha geri dönmedim” dedi. Verdin, şimdilerde sadece özel günlerde içki içtiğini söyledi.

Dünya Sağlık Örgütü’nün Ocak 2023’te yaptığı açıklamada, “İnsan sağlığı söz konusu olduğunda alkol tüketiminin hiçbir seviyesi güvenli değildir” ifadeleri kullanılmıştı. ABD Sağlık Bakanlığı da geçtiğimiz ocak ayında alkolün kanserle ilişkilerini ortaya koyan bir sağlık rehberi yayımladı.
Rehberde, alkol tüketiminin ABD’de tütün ürünleri ve obezitenin ardından üçüncü en yaygın kanser sebebi olduğu belirtilerek, içki şişelerinin üzerine bu konuda uyarıcı etiketler eklenmesi çağrısı yapıldı.