VIP korumalıktan şarkıcılığa… Sinan Güleryüz değişen hayatını anlattı

◊ Hayatınız şu an nasıl bir tempoda?

– Hayatımın en yorucu ve en uykusuz dönemi. Özellikle gece sahnem olduğunda kızım Luna bir şekilde bunu hissediyor ve sanki o gece mutlaka kalkması gerekiyormuş gibi uyanıyor. Ailece hep birlikte sabaha kadar oturuyoruz. Gerçi çok uykuyu seven bir insan değilim, fakat ertesi gün sahnem olduğunda sesi bir tek dinlendiren uyku olduğu için önem veriyorum. Özge de benimle birlikte bu uykusuzluğu yaşıyor. Bir yandan set, bir yandan tiyatro, bir yandan da dernek işleri ve Luna ile uğraşmaya devam ediyor.

◊ Şarkıcılıktan önce ünlülere yakın koruma hizmeti vermişsiniz. O dönemi biraz anlatır mısınız?

– Aslında sadece ünlülere yakın korumalık yapmıyordum. Aynı zamanda Polis Akademisi ile çalıştığım, askeriye ile iş yaptığım, çok farklı bir dönemdi. Türkiye’nin en ileri gelen güvenlik şirketiyle beraber çok ciddi bir proje yaptık. Katar, Bahreyn, Dubai gibi yerlere yakın koruma eğitimi verdik. Yakın dövüş ve boğuşma dersleri verdim ben. Üniversite zamanında hem kendi harçlığımı çıkardım hem de ünlü camiasında tanınmaya başladım.

Özellikle sanatçı turneye çıktıysa havaalanında karşılayıp otele, otelinden de konser alanına kadar eşlik ediyorduk. Güzel bir histi.

◊ Sanatçılarla çalışmanın zorluğu var mı?

– Her işte olduğu gibi zor yanları var tabii ki. En başta herkesin aile eğitimi, görgüsü, okul eğitimi, hayatı algılaması, anlayışı aynı düzeyde olmuyor. Bu farklılıklardan ötürü maalesef hiç anlaşamadığım, “Bir daha yüzüne bakmam” dediğim kişiler bile oldu.

◊ Şarkıcı olmaya nasıl karar verdiniz?

– Aslında hep içimde vardı. 16-17 yaşlarında ritim eğitimi aldım ve babamın iş yeri olan karayollarında, Türk halk müziği korosunda ritimcilik yapmaya başladım. 2013 yılında İstanbul’a gelişimle profesyonel müzik kariyerimin başlayacağını tahmin ediyordum.

Çünkü daha gelir gelmez dönemin en iyi isimlerinden şan dersleri almaya başladım. Kalabalık gruplara şarkı söylemek ve kendimi ifade etmek çok hoşuma gitmeye başladı.

EŞİMİN DESTEĞİ SANAT CAMİASINDAN DAHA ÖNEMLİ

◊ Başlarda zorlandınız mı?

– Hâlâ zorlandığım konular var. Birilerinin desteği olmadan bir yerlere gelmek, hele ki Türkiye gibi bir ülkede cidden zor. Adımlarımı ağır ağır atmak istedim. Bu gerçekten çok uzun bir yol, istikrar, disiplin ve yenilik isteyen bir yol. Kendi arkadaş çevremden tabii ki destek gördüm. Eşim beni her konuda desteklemiştir. Eşimin desteği sanat camiasının desteğinden daha önemli. O bana inanırsa, kendime olan inancım katlanarak artıyor.

ÖZGE, BARIŞ MANÇO’DAN ŞARKILAR SÖYLEMEMİ İSTEDİ

◊ 2023 Barış Manço yılı ve siz de “Sarı Çizmeli Mehmet Ağa” şarkısını seslendirdiniz. Fikir nasıl ortayı çıktı?

– Eşim Özge çok ciddi bir Barış Manço hayranı. Sahnelerimde mutlaka Barış Manço’dan şarkılar söylememi istedi. Önce iki şarkı, sonra üç şarkı derken Barış Manço’dan güzel bir seri yapmaya başladım. Ses tonumuz Barış Abi’yle neredeyse aynı. Hatta “Sarı Çizmeli Mehmet Ağa”yı dinleyenler “Sesiniz ne kadar benziyor. Barış Manço sandım” gibi yorumlar yapıyor. Zamanla sahnede çaldığım tarz iyice rock’a kaydı ve sonunda Özge beni ikna etti. “Sarı Çizmeli Mehmet Ağa” tam anlamıyla hayatıma böyle girdi.

◊ Nasıl bir çalışma yaptınız?

– Yeni nesil bir rock şarkı olsun istedim. Cover şarkı öyle bir şey ki, insanlar sürekli orijinali ile sizi yarıştırır. Bu yarış içerisine girmek ne benim haddim ne de benim isteğim zaten. Barış Manço şarkısı yapmak yeterince fazla yük veriyordu omuzlarıma. Süreç gerçekten benim için çok uzundu. Şarkıyı birçok sefer okudum ama hiçbirinde gereği kadar iyi olmadığını düşündüğüm için uzun bir çalışma süreci oldu. Süreç 1 sene sürdü. Aranjörüm Barış Manisalı harika bir işe imza attı.

‘BU BENİM EVLENECEĞİM KADIN’ DEDİM

Özge Hanım’la nasıl tanışmıştınız?

Erzurum’da bir organizasyonda. Aynı organizasyon 1 sene önce de vardı ve ben orada Özge’yle tanışmayı çok istemiştim. Fakat o çok kapalı ve negatif yaklaşmıştı. Bir sonraki sene yanına daha hazırlıklı gittim. Hakkında birçok şeyi biliyordum. Ufak bir planlama ile uçakta yanına oturdum. Uçak indiğinde önümüzdeki 3 günlük hafta sonu kış tatilini beraber geçireceğimizi anlamıştım. Pazar günü İstanbul’a geri döndük. Salı günü buluştuk ve 25 Şubat 2017’den itibaren bir gün bile ayrılmadık İlk görüşte “Evleneceğim insan bu” dedim. Bunu uçaktan indiğimizde yanımızda olan bir arkadaşıma söyledim. Evde de Özge’nin sözü geçer.

14 ŞUBAT’TA YENİ BİR ŞARKI GELİYOR

Birlikte müzik çalışmalarınız oldu. Devamı gelecek mi?

– “Seninle Ben” şarkısı bize ilk geldiğimde balayındaydık. “Bu şarkıyı birlikte yapalım” dedim Özge’ye. Sesinin çok güzel olduğunu biliyordum. Bunu tüm Türkiye görsün istedim. Ardından “Biz Bize” ve “Gidersen Eğer” şarkılarını yaptık. Şimdi de Sevgililer Günü, yani 2024 için çok güzel bir albüm hazırlığındayız.

Kızınız Eva Luna ile ilişkiniz nasıl?

– Luna denildiği zaman bende akan sular duruyor. Benim en güzel ve en özel parçam. Aynı şekilde Özge’nin de. Her zaman bir kız çocuğum olsun istiyordum. O benim bu hayattaki en zayıf yanım.

İKİNCİ ÇOCUĞU DÜŞÜNMEK BİLE ÇILGINLIK

İkinci çocuğu düşünüyor musunuz?

– Bu soru tüylerimi diken diken etti. Luna zaten kardeş ne demektir bilmiyor, bizim de öyle bir düşüncemiz yok. Çocuk büyük bir sorumluluk ve çok büyük bir fedakârlık. Bir çocuk bile hayatımızı inanılmaz şekilde değiştirdi. Bütün odak noktamız değişti. İkinci çocuğu düşünmek bile çılgınlık gibi geliyor. Çocuk mevzusu Luna ile kapanmış oldu.

AŞK ŞARKILARI SÖYLEYECEĞİZ

Hazırlıkları süren çalışmanız var mı?

– 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde “Aşk Yok” adlı yeni şarkım dijital platformlarda yayınlandı. 4-5 şarkı daha var. Aranjelerini yapıp dinleyiciyle buluşturmak istiyorum. Aralık ayında yapacağım Sezen Aksu albümü de beni çok heyecanlandırıyor. 14 Şubat Sevgililer Günü’nde Özge ile yapacağımız albüme harika aşk şarkıları seçtik.